Sağlıklı beslenmenin gizli düşmanı: Pestisitler zihin sağlığını nasıl etkiliyor?
- ZEYNEP ERDOĞAN
- 12 May
- 2 dakikada okunur
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, pestisit maruziyetinin hormonal dengesizlikleri, bağışıklık sistemi sorunları ve bazı kanser türleriyle bağlantılı olabileceğini, özellikle sebze ve meyvelerdeki pestisit riskine hakkında yorum yaptı.
Sağlıklı beslenme denilince ilk akla gelen bol sebze ve meyve tüketmek olduğunu söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak bu öneri, göz ardı edilmemesi gereken bir konuyu da beraberinde getiriyor; pestisitler…” dedi. Tarımda zararlılara karşı koruma sağlamak için kullanılan bu kimyasal maddelerin, insan sağlığı üzerinde önemli etkiler oluşturabileceğini dikkat çeken Yiğit, “2025 yılının başlarında, Türkiye'den Avrupa Birliği ülkelerine gönderilen bazı tarım ürünleri, özellikle kuru incir ve asma yaprağı, pestisit ve aflatoksin kalıntıları nedeniyle gümrüklerden geri çevrildi. Bu gelişmeler, pestisit konusunun sadece ihracatı değil, sofralarımıza gelen ürünleri de ilgilendiren önemli bir mesele olduğunu gösteriyor” dedi.
Pestisitler kanserle ilişkilendiriliyor
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, pestisitlere maruz kalmanın hormonal dengesizliklere, bağışıklık sistemi sorunları ve çeşitli kanser türleriyle ilişkilendirildiğini şu şekilde söyledi, “Özellikle ergenlik dönemindeki bireyler, gelişim süreçlerinde oldukları için bu tür kimyasallara karşı daha duyarlıdır. Araştırmalar, pestisit maruziyetinin çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği ve davranışsal bozukluk riskini artırabileceğini gösteriyor” söyledi.
Bu noktada ‘Sebze-meyve yemeyelim mi?’ diye sormanın doğal olduğunu ifade eden Yiğit, açıklamalarını şöyle devam etti:
“Tam tersine, bu besinler sağlıklı yaşamın olmazsa olmazıdır. Ancak dikkatli ve bilinçli tüketimle bu riskleri azaltmak mümkün. Sebze ve meyveleri önce karbonatlı suda bekletin, ardından durulayıp sirkeli suyla ayrı ayrı yıkayın. Bu işlemi birleştirmeyin çünkü bazı pestisitler asidik ortamda çözünüp gıdanın içine geçebilir. Mümkünse organik ürünleri veya mevsiminde ve yerel ürünleri tercih edin. Pazardan ya da marketten alınan ürünleri yıkamadan buzdolabına koymayın. Yüzeydeki kalıntılar temasla diğer besinlere de geçebilir. Alışveriş yaparken güvenilir, gıda güvenliği belgeleri olan kaynakları tercih edin. Sertifikalı üreticiler ve denetlenmiş pazarlar öncelikli olmalı.”
Tükettiğiniz yiyeceklerin, nasıl üretildiği de önemli!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, her yıl bağımsız kuruluşlar tarafından pestisit kalıntılarının en çok hangi ürünlerde görüldüğünün kamuoyuyla paylaşıldığını belirterek, “ABD merkezli bağımsız bir çevre sağlığı kuruluşu olan Çevresel Çalışma Grubu (EWG), her yıl en fazla ve en az pestisit içeren ürünleri sıralar” dedi. Bu verilere dikkat çeken Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:
“EWG’nin 2024 verilerine göre, en çok pestisit kalıntısı içeren ürünler arasında çilek, ıspanak, kara lahana, üzüm, şeftali, armut, elma, kiraz, biber (tatlı ve acı), yaban mersini, nektarin ve yeşil fasulye yer aldı. En temiz olarak kabul edilen ürünler ise avokado, tatlı mısır, ananas, soğan, papaya, donmuş bezelye, kuşkonmaz, kavun, kivi, lahana, karpuz, mantar, mango, tatlı patates ve havuç oldu. Bu liste, her ne kadar ABD kaynaklı olsa da, dünya genelinde tarımsal üretim ve pestisit kalıntılarına dair önemli bir referans niteliğindedir. Özellikle çocuklar ve ergenler gibi hassas gruplar için bu tür bilgiler, daha bilinçli tercihler yapılmasına katkı sağlar. Unutmayalım; gerçekten sağlıklı beslenme, yalnızca tabağımıza ne koyduğumuzla değil, o yiyeceğin nasıl üretildiği ve nasıl işlendiğiyle de doğrudan ilişkilidir.”
KAYNAK: Milliyet
12.05.2025
YAZAR: ZEYNEP ERDOĞAN
( T MODELİ )

Comments