Turistik körfez tehlike altında: Marmara’nın körfezi müsilaj altında
- ZEYNEP ERDOĞAN
- 12 May
- 3 dakikada okunur
Bursa’nın Gemlik Körfezi, müsilajla kaplanırken, ilçedeki turistik mahallelerdeki sahilleride oluşan tabaka endişe yarattı. Yaz sezonunun başlamasıyla birlikte, Bursa ve İstanbul’daki tatilcilerin akın ettiği Kumla, Karacaali ve Narlı mahallerinin plajlarındaki müsilaj, hem esnafı hem de yerel halkı kaygılandırdı. Bu durumun beklenmedik bir şekilde gerçekleşmediğini belirten Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, “Geçtiğimiz kış aylarından itibaren biliyoruz ki denizin derinlerinde müsilaj oluşumu başlamıştı ve canlı yaşamını tehdit etmeyle ilgili riskler barındırıyordu” söyledi.
Marmara Denizi'nde 2021 yılında büyük zarara yol açan müsilaj yine gündemde. Bursa'nın Mudanya ilçesinin ardından Gemlik ilçesinde de denizi müsilaj sorunu yaşandı. Alanında uzman akademisyenlerin Marmara Denizi’nde gerçekleştirdiği ölçümler ve gözlemler, müsilajın özellikle 20-30 metre derinliklerde yoğunlaştığını gösterdi. Uzmanlar, 2021 yılına benzer bir krizin yeniden yaşanabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Yaz sezonuyla birlikte, Bursa ve İstanbul’daki tatilcilerin tercih ettiği, Gemlik Körfezi’nde sıralanan Kumla, Karacaali ve Narlı mahallerinin sahillerindeki müsilaj hem esnafı hem de vatandaşı korkutuyor. Müsilajın hem denizdeki canlı yaşamını hem de turizm sezonunu olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyen Kumla Mahalle Muhtarı Kazım Ata, “Gemlik’in güzide sahil kesimlerinden biriyiz. Ancak bu yıl tüm Gemlik sahilinde olduğu gibi Kumla sahilimiz de müsilaj belasıyla uğraşıyoruz. Hemen hemen 15-20 gündür aralıksız müsilaj sahilimizi tehdit ediyor” dedi.
‘OKULLAR TATİL OLUNCA 200-300 BİN KİŞİ KUMLA’YA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR!’
Kıyı kesiminin acil bir şekilde temizlenmesi gerektiğini söyleyen Ata, “Bunun bir çözümünün olması gerekiyor. En azından kıyıdaki sahil temizliğinin yapılması lazım. 10-15 gün içinde, okullar da kapandıktan sonra en az 200-300 bin kişinin Kumla’ya akın etmesini bekliyoruz. Bu şekilde çok kötü durumda” diye konuştu.
‘OLTALAR DİBE BATIYOR’
Av sezonunda müsilajın ağlara yapışması nedeniyle denizden boş dönen ve ağları zarar gördüğü için sezon boyunca denize açılamayan balıkçılar, körfezde olta balıkçılığına yöneldi. Ancak müsilaj bu durumu da engelliyor. Olta balıkçısı Hasan Basri, “Tekneler bile balığa çıkamıyor, o kadar berbat. Hele dün denizi tanıyamazdınız, bembeyaz, sanki kum içinde. Hiç temizlenmiyor. Balık tutamıyor insanlar, bol bol olta atıyor. Oltası bile pislik içinde çıkıyor. Dipte de olta takılıyor. Dip balıklarına çok zararı var. Bu denizde balıklar oksijen alamıyor. O kadar pis ki” söyledi.
"Kış Aylarında Başlayan Müsilaj, Endişe Yaratıyor"
Müsilajın balık çeşitliliğine olumsuz etkileri olduğuna dikkat çeken ve birçok nehrin birleştiği Marmara Denizi'nin kış aylarından bu yana uyarı verdiğini dile getiren BUÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar ise yaşanan durumun sürpriz olmadığını dile getirdi. Doç. Dr. Dindar, “Yaz sıcaklarının artmasıyla birlikte, deniz suyunun sıcaklıkları da artış göstermeye başladı. Müsilaj da maalesef deniz suyu sıcaklığının artmasıyla birlikte yüzeyde kendini göstermeye başladı. Geçtiğimiz kış aylarından itibaren biliyoruz ki denizin derinlerinde müsilaj oluşumu başlamıştı ve canlı yaşamını tehdit etmeyle ilgili riskler bulunduruyordu ve şimdi de gördüğümüz manzara aslında bunun tam anlamıyla gerçekleşmeye başladığının göstergesi” diye belirtti.
"Ekosisteme Büyük Tehdit: Canlı Türleri Risk Altında"
Dindar, atık su deşarjları ve dereler aracılığıyla kirliliğin Marmara Denizi’ne taşındığını, bunun da müsilaj oluşumunu hızla tetiklediğini ifade ederek şunları söyledi:
“Müsilajın sebeplerinden en önemlisi, azot ve fosfor yükü açısından yüksek suların Marmara Denizi ile buluşmasıydı. Hem Marmara civarındaki yoğun nüfustan kaynaklı evsel nitelikteki atık sular hem kullanım suları hem derelerin, nehirlerin taşıdığı kirli sular hem de arıtılmadan bırakılan ya da derin deniz deşarjlarıyla bırakılan sular maalesef deniz suyunun azot ve fosfor yükünü artırarak, fitoplanktonların hızla artmasına ve denizin içerisindeki oksijenin tükenmesine sebep oluyor. Böylelikle de maalesef canlı ekosistemi, çok büyük bir tehlike altına giriyor. Oksijenin olmadığı bir ortamda, maalesef canlılık da kendini kaybetmeye başlıyor. Ve dibe çöken, oksijenli solunumla yaşayan canlılar, bulanıklık oluşturmaya, deniz dibini sümüksü bir yapıyla kaplayarak, oradaki canlıların da hava alamamasına sebep oluyor.”
KAYNAK: Gazetevatan
12.05.2025
YAZAR: ZEYNEP ERDOĞAN
( T MODELİ )

Comments