top of page

133 Yıllık Hz. İsa Figürü İlk Kez Kars Müzesinde Sergileniyor


UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Ani Ören Yeri’nde, 1892 yılında Rus Dil Bilimler Akademisi’nden Nicholas Marr tarafından yürütülen kazı çalışmaları sırasında bulunan, Hz. İsa figürü olabileceği düşünülen taş rölyef, Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde ilk kez sergilendi. Arkeoloji ve Etnografya Müze Müdürü Hakim Aslan, 133 yıl önce çıkarılan rölyefteki figürün Hz. İsa olarak değerlendirildiğini belirtti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen “102’nci Yılda 102 Sergi: Cumhuriyet’in Işığında Anadolu’nun Kültürel Mirasına Yolculuk” projesi kapsamında, Türkiye-Ermenistan sınırındaki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ani Ören Yeri’nin hikayesini konu alan bir sergi açıldı. Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde, Ani’de bulunan 244 arkeolojik ve etnografik eser sergilendi. Bu eserlerden 196’sı ilk kez vitrinlere yerleştirilirken, 133 yıl önce Rus Dil Bilimler Akademisi’nden Nicholas Marr tarafından gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan, Hz. İsa’nın figürü olabileceği düşünülen taş rölyef büyük ilgi gördü.


130 yılı aşan eserler sergileniyor

Kars Arkeoloji ve Etnografya Müze Müdürü Hakim Aslan, Ani’nin hikayesinin anlatıldığı sergide 1892 yılında başlayan yaklaşık 130 yılı aşan kazı çalışmalarında bulunan eserlerin yer aldığını söyleyerek, “Bunlardan bir tanesi taş rölyef. Mimaride kullanılan bu taş üzerinde alt merkezde bir din görevlisinin portresi kabartma tekniğiyle rölyef olarak tasarlanmış. Hemen üzerinde iki tarafında sunak tutan askerler ve üst merkezde ise ‘İmparator’ ya da ‘Hz. İsa’nın olabileceği değerlendirilen figür yer alıyor. Bu eser sergilenenler arasında dikkat çekiyor” dedi.


Ani Ören Yeri’nde 2021 yılında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan Selçuklu konutlarında bulunan kemik obje, ilk kez sanatseverlerle buluştu. Eserin detaylarını paylaşan Aslan, şunları söyledi: “Figüratif ve bitkisel bezemelerin hakim olduğu eserde; merkezde ejder, kuş ve farklı toynaklı hayvanların bileşiminden oluşan gerçeküstü bir figür yer alıyor. Ağzı açık şekilde betimlenen bu figürün üst çenesi, yukarı doğru çift dönüşlü bir volüte sahip. Ejder betimlemelerinde ise karakteristik özellik olarak sivri kulak, badem göz, çenenin altından yukarıya doğru uzanan volütlü kıvrılma, çene altından başlayıp boynun belirli bir kısmını çevreleyen ve yukarı doğru yönelen kanat biçimli sakal görülüyor. Eserdeki diğer figür olan balık, yer ejderi figürünün toynakları altında bedeni basınçla kıvrılmış, yüzgeçleri derin çentikler ile vurgulanmış, iri bir göz ve açık bir ağızla tasvir edilmiş. Balık figürünün hemen altında bir adet askı yuvası bulunuyor.”


Hakim Aslan, ilk kez sergilenen eserlerden birinin de 2002 yılı kazılarında çıkarılan Selçuklu Çarşısı’ndaki bir küpün içinde bulunan sekiz köşeli yıldız formundaki lüster tekniğinde yapılmış çini tabak olduğunu ifade etti. Aslan, “Ortasında saraylı aşıklar, hayatağacı yer alan çini tabakta Farsça olarak, ‘Ey sevdiğim, zulüm görmüş iki gözüm niçin yaşla dolu olduğunu bilir misin? Çünkü göz bebeğim senin dudağından su alır / Bu yolculuk aklıma gelince benim gönlüm hep hoş olur / Su gibi akmakta olan gül renkli gözyaşım, onun yüzünden cömertliğiyle akmaktadır’ yazısı yer almaktadır” diye konuştu.

Hakim Aslan, 11-12. yüzyıla tarihlenen ve Orta Çağ’da ‘cenneti’ simgeleyen tavus kuşu figürlü sırlı kase parçasının, 2024 yılında gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında gün yüzüne çıktığını ve bu kasenin de sergide ilk kez sanatseverlerle buluştuğunu belirtti.

Haberin Tekniği: Ters Piramit

Comments


bottom of page